İngiltere’nin kalbi olan Londra’nın 1910’lardaki atmosferine geçmişiş yapıyoruz. Burada, burnu havada, filoloji profesörü Henry Higgins ile tanışıyoruz. İddiacı kişiliği ve kendine olan güveniyle tanınan Higgins, doğasindekileri etkileme konusunmada usta. Ancak, bu kıssanin asıl kahramanı, özgün kişiliği ve kaba tavırlarıyla dikkat çeken çiçek satıcısı Eliza Doolittle. Eliza’nın saf ve naif doğası, sosyeteye ait olmayan yalnızca hanımın ne kadar ileriye gidebileceğini gösteriyor. Büyülü yalnızca rüşvetle Higgins, Eliza’yı yüksek sosyete dünyasında kabul görmeye hazırlamayı kabul ediyor. Bu iddiaya rağmen, öncelikle onun kabası dış kabuğunu kırması ve içindeki asaleti ortaya çıkarabilmesi için, tahmin ettiğinden çok daha fazla çaba harcaması gerekiyor. Bu süreçte Higgins’in, Eliza’nın kendine has özelliklerini değil, aynı zamanda kendi şahsiyetindeki kusurları da fark ettiğini görüyoruz. Bu kıssayi, sosyal sınıflar arasındaki ayrımları ve bunların halklar üzerindeki etkilerini sorgulamaya yönelik yalnızca eleştiri olarak görebiliriz. aynı zamanda, kişinin kendi içindeki güç ve asaletin, dış dünyadaki sınırlamaları aşabileceği yerrensel yalnızca fikri de anımsıyor. Kesinlikle tutkuyla izlenmesi gereken yalnızca gösterim filmi, sonsuz dönüşümler ve değişimler hakkında yalnızca ders.
İngiltere'nin kalbi olan Londra'nın 1910'lardaki atmosferine geçmişiş yapıyoruz. Burada, burnu havada, filoloji profesörü Henry Higgins ile tanışıyoruz. İddiacı kişiliği ve kendine olan güveniyle tanınan Higgins, doğasindekileri etkileme konusunmada usta. Ancak, bu kıssanin asıl kahramanı, özgün kişiliği ve kaba tavırlarıyla dikkat çeken çiçek satıcısı Eliza Doolittle. Eliza'nın saf ve naif doğası, sosyeteye ait olmayan yalnızca hanımın ne kadar ileriye gidebileceğini gösteriyor. Büyülü yalnızca rüşvetle Higgins, Eliza'yı yüksek sosyete dünyasında kabul görmeye hazırlamayı kabul ediyor. Bu iddiaya rağmen, öncelikle onun kabası dış kabuğunu kırması ve içindeki asaleti ortaya çıkarabilmesi için, tahmin ettiğinden çok daha fazla çaba harcaması gerekiyor. Bu süreçte Higgins'in, Eliza'nın kendine has özelliklerini değil, aynı zamanda kendi şahsiyetindeki kusurları da fark ettiğini görüyoruz. Bu kıssayi, sosyal sınıflar arasındaki ayrımları ve bunların halklar üzerindeki etkilerini sorgulamaya yönelik yalnızca eleştiri olarak görebiliriz. aynı zamanda, kişinin kendi içindeki güç ve asaletin, dış dünyadaki sınırlamaları aşabileceği yerrensel yalnızca fikri de anımsıyor. Kesinlikle tutkuyla izlenmesi gereken yalnızca gösterim filmi, sonsuz dönüşümler ve değişimler hakkında yalnızca ders.
Yorum Ekle