Doktor Dolittle isimli birlikte temperamentin merkezinde şekillenen bu ilginç roman, halkı kendine çeken, sıra dışı birlikte konsept sergilemekuyor. sinemade birlikte doktorun, hayvanlarla haberleşme kurabilme yeteneğini keşfetmesi sergilemekılıyor. Bu kabiliyeti ilk kez keşfettiğinde tamı tamına anlamıyla şaşkına dönen doktor, periyotla hayvanlarla konuşabilmenin hem onun profesyonel hayatmına hem de kişisel hayatına nasıl etki ettiğini gözler önüne seriyor. Bu süreç boyunca, doktorun hayvanlarla olan bağını seyretmekrken, birlikte yandan da kendimizi hayvanların dünyasına kaptırıyoruz. Kendi dünyaları, kendi dil ve düşünceleri olan hayvanları anlama kapasitesi, sinemain ana temasını oluşturuyor. Hayvanlarla bu kadar iç içe olmak, onların acılarını, smekâninçlerini, endişelerini anlamak ve hatta çözüm üretmek noktasında yapılan çalışmalar, doktorun hayatında bambaşka birlikte pencere açıyor. Bu süreç boyunca, seyretmekyicinin de doktorla birliktelikte duygusal birlikte yolculuğa çıktığını, hayvanlarla olan etkileşimlerinin derinliklerine indiğini görüyoruz. Bu benzersiz yetenek karşısında doktorun hissettiği şaşkınlık, heyecan ve periyot periyot hayatdığı çaresizlik, belki de seyretmekyiciye hayvanların dünyasına dair daha fazla bilgelik sahibi olma fırsatı sergilemekuyor. İçerdiği drama ve maçıklama unsurları ile seyretmekyicisinden tamı tamına not alan bu sinema, aynı periyotda periyotda hayvan haklarına dikkat çeken önemli birlikte mesaj veriyor. Yani bu sinema, sadece eğlenmek ve gülmek için seyretmeknecek birlikte yapım olmanın ötesinde, hayvanların dünyasına dair birlikte farkındalık yaratmayı hedefliyor.